back to top

Söz uçar, veri kalır: ‘Gerçek-ötesi’ çağda dijital gazetecilik mücadelesi

Çok okunanlar

Anıl Karaca
Anıl Karacahttps://anilkaraca.com
Çanakkale'de doğdu, İzmir'de yaşıyor. Ege Üniversitesi Gazetecilik bölümü mezunu. Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Yeni medya, veri gazeteciliği ve video muhabirliği ile ilgileniyor.

Veriler, geçmişten günümüze haberciliğin temel taşlarından biri olmuştur. Gazeteci, haberinin yapı taşlarını oluşturmak ve okuyucuya içeriği anlatabilmek için veriyi esas almalıdır. Veri, kimi zaman bir fotoğraf, kimi zaman bir rakam, kimi zaman da bir yorum olabilen bir enformasyon öğesidir.

Enformasyon, teknolojinin gelişmesiyle birlikte dijitalleşmiş ve bu sayede tüm dünyanın her hareketiyle katkı sunduğu devasa bir havuz yaratmıştır. Bu havuza Twitter’da ekranı kaydırırken yaptığınız fare hareketi dâhil olmak üzere internet ortamında yapılan her eylem katkı sunuyor. Böylesine hızlı ve büyük bir enformasyon ağı, gazeteciler için de ilgilendikleri alanlarda oldukça faydalı imkânlar sunuyor. Veriyle anlatılan bir hikâye, hem çok daha dikkat çekici bir hâle gelecek hem de karmaşık bilgileri aktarmada kolaylık sağlayacaktır.

Fakat bu verilere ulaşmak ne yazık ki sanıldığı kadar kolay değil.  

Açık veri, herkesin kullanımına açık, istenildiği gibi kullanılabilen ve dağıtılabilen telif haksız bilgileri tanımlıyor. Devletler de çeşitli verilerini portallarında kullanıma açıyor; fakat dünyada yayınlanan veri setlerinin yüzde 89’u açık değil.

Türkiye’de de yurttaşlar bilgi edinme hakkı kanunu kapsamında CİMER aracılığıyla devletten bilgi talep edebiliyor; ancak burada da taleplere yapılan dönüşlerin ne derece verimli olduğu tartışılır, örneğin şahsen yaptığım birçok başvuruya çeşitli gerekçelerle yanıt verilmedi.

SOSYAL MEDYA VERİLERİ: ORMANDAN VAHAYA

Sosyal medya platformları da çeşitli araçlarla araştırmacılara veri sağlıyor. Bu yıla kadar Facebook ve Twitter gibi sosyal medya devleri birçok veriyi API’leri (Uygulama programlama arayüzü) aracılığıyla insanlara sunarken, kişisel verilerin korunmasıyla ilgili skandalların yaşanmasının ardından bu platformlar sundukları verileri kısıtlamaya başladı. Bu kısıtlamalar ise araştırmacıların ve gazetecilerin toplumun en çok merak ettiği ve kamu yararı sağlayan verilere ulaşmasını sekteye uğratıyor, hatta imkânsız kılıyor.

DİJİTAL BASIN VERİYE ÖNEM VERMELİ

Yazının ilk kısmında bahsettiğim üzere dijitalleşmeyle birlikte konuşmaya başladığımız “büyük veri” atmosferinde teyit, her zamankinden çok daha önemli bir hâl aldı. Internet Live Stats’a göre Twitter’da saniyede 8 bin 580 tweet atılıyor. Bu denli hızlı bir bilgi akışı da yanlış/manipüle edilmiş bilgilerin hızlıca yayılmasına olanak tanıyor. Türkiye’de teyit.org ve Doğruluk Payı gibi kurumların doğuşu da bu amaçla gerçekleşti. Birçok sosyal medya platformu ve kurum için “veri doğrulama” kritik bir öneme sahip konumda.

Yine son yıllarda hayatımıza giren “post-truth” (gerçek ötesi) terimiyle özdeşleştirilen bu çağda gazetecilere de büyük sorumluluk düşüyor. Oyun videolarının “Çatışmadan görüntüler” diye servis edildiği, verilmeyen mazbataların “verilmiş gibi” anons edildiği medyada, gazeteciler zaten görevleri olan “doğrulama”ya çok daha fazla dikkat etmek durumunda.

Veri gazeteciliği de tam bu durumda devreye giriyor. Aslında eleştirimiz de burada başlıyor.

TÜİK, Merkez Bankası gibi kurumların yayınladığı veriler, haberlerde en çok kullanılan veri setlerini oluşturuyor. Bu verilerin de doğruluğu siyasiler ve sivil toplum kuruluşlarınca defalarca eleştirildi. Hükümetlerin bu şüpheleri ortadan kaldırması için açık veri politikalarını geliştirmesi ve şeffaflaşma adımları atması gerekiyor. Gazetecilerin de bu konuda bir baskı ortamı yaratması elzem. Bu da daha fazla veri haberi, bilgi edinme hakkı başvurusu yapma ve kamuoyu oluşturmayla gündeme getirilebilir.

Kabul edelim ki bu öneriler günümüz Türkiye’sinde ütopik; ancak bir yerden başlamalı.

DEĞİŞEN TÜKETİMLERE ALTERNATİF ÇÖZÜMLER

Doğrulama ve veri kullanımı veri gazeteciliğinin sadece bir kısmı. Asıl ilgili çekici ve uğraşması eğlenceli olan bölümü ise görselleştirme. Taboola’ya göre 2017’nin son çeyreğinde bir kişinin herhangi bir internet sitesi sayfasında geçirdiği süre ortalama 1.90 dakika olarak hesaplanmış. 2019’a gelindiğinde artan içerik üretimini de hesaba katarsak bu sürenin daha da kısalmış olduğunu varsayabiliriz.

Bu ortamda iki farklı faktör öne çıkıyor. Öncelikle hazırladığınız içerik orijinal ve iyi hazırlanmış olmalı. Fakat bu tek başına yeterli değil. Her ne kadar içeriğiniz üzerinde günlerce uğraşmış olsanız da, ne yazık ki çoğu insan –son derece ilgisini çekmemişse- 10 bin vuruş yazınızı tamamen okumayacaktır.  Ya da birçok yerden uğraşıp didinerek topladığınız rakamları art arta sıralayarak yazdığınız yazı hak ettiği ilgili çekmeyecektir. Peki, nasıl ilgi çekebilir? Bu gereksinim de bizi ikinci faktör olan görselleştirmeye getiriyor.

Çok fazla rakam içeren bir yazı, dikkat eşiğinin son derece azaldığı dijital platformlarda yeteri ölçüde etkileşim almayacaktır. Bu yüzden bu rakamları görselleştirmek, hem onu kolay anlaşılabilir bir hâle getirir hem de grafikler her zaman yazıdan daha ilgi çekici olmuştur.

Örneğin, konut satış istatistiklerini bir paragraf halinde yazarak vermektense, çeşitli görselleştirme araçlarıyla haritalaştırıp okuyucu etkileşime teşvik etmek, içeriğinizi daha canlı bir hâle getirebilir ve okuyucu sitenizde daha çok zaman geçirebilir.

Yine aynı şekilde içeriğinizi kısa videolar halinde paylaşmak, okuyucu etkileşimini artıracak yöntemlerden biri.

Bu görselleştirme pratikleri sanılanın aksine oldukça kolay. Kişisel blog yazımda* benim anlattığım ve daha birçok siteden erişilip öğrenilebilecek araçlarla bu görselleştirmeleri herkes kolaylıkla öğrenebilir ve yapabilir.

Veri gazeteciliği eğitimcisi Pınar Dağ, bir söyleşisinde, veriyle çalışmaya ile ilgili öğrencilere yönelik şu öğütleri veriyor:

“Veri kaynaklarını bilen, veriyi çekebilen, veriyi temizleyip, yapılandıran, veriyi analiz edip, yorumlayıp, görselleştiren ve sonunda bulgulayıp haberleştirebilen bir gazetecilik adayı çağı yakalar, iş bulmada zorlanmaz. Fark yaratır. Ancak veri okuryazarlığı, grafik okuryazarlığı zayıf bir nesil ile karşı karşıyayız. Bu hünerleri yakalamak için istekli olmak yeterli olmuyor, titiz ve disiplinli şekilde çalışmak gerekiyor.”

“VERİ TEMELLİ ÇALIŞMALAR YAPMAK ŞART”

Türkiye’de veri çalışmalarının durumunu konuştuğum, sosyal medyada seçimlere ve seçmen yönelimleriyle ilgili yaptığı görselleştirmeler ön plana çıkan siyaset bilimci Nezih Onur Kuru** da dijital habercilikte teyit gereksinimi ve bilgi kirliliğine vurgu yapıyor. Kamu kurumlarının ve özel şirketlerin veri setleri kamuoyuna açık hale getirmesinin veri gazeteciliğine oldukça katkısı olacağının altını çizen Kuru, “Söylemlerin etkisini haberlerde yansıtmak, hem de vatandaşların tercihlerini aktarmak için veri temelli çalışmalar yapmak şart.” İfadeleriyle veri gazeteciliğinin önemini belirtiyor.

Kuru’nun sorularıma verdiği yanıtlar şöyle:

  • Veri gazeteciliği neden önemli? Açık veri politikları nasıl geliştirilebilir?

Günümüzde eski dönemlere kıyasla bilgi kirliliği arttı. Sosyal medya artan bilgi kirliliğinin yayılmasını kolaylaştırdı. Yanlış, hatalı veya eksik bilgiler siyasetçiler tarafından dahi kullanılıyor. Doğruluk Payı gibi “fact-checking” (doğrulama) siteleri siyasilerin argümanlarını desteklemek için kullandıkları bilgilerin ne derece gerçeği yansıttığını araştırıyor.

Siyasetin ve sivil toplumun katılımcı demokrasi çerçevesinde işlemesi adına doğru bilgiye erişim çok önemli. Çünkü demokratik zeminde kamusal tartışmanın bireylerin yararına olması adına, herkesin doğruluğundan emin olduğu bilgi üzerinden gerçekleşmesi gerekiyor.

Medyanın, akademinin, uzmanların ve istatistik-veri paylaşan kamu ve özel kurumların bilgiyi üreten aktörler olduğunu biliyoruz. Bu aktörlerin argümanlarını geçerli bilgilerle desteklemesi önemli. Bu nedenle veri kaynağının ve bu kaynağa nasıl erişildiğinin ve bu bilginin nasıl işlendiğinin açık ve şeffaf bir biçimde aktarılması gerekiyor.

Verinin işlenmesi ve bilginin üretilmesi ve yayılması konusunda medyaya çok büyük iş düşüyor. Nitekim bilginin vatandaşlara nasıl aktarılacağını medya belirliyor. Bu noktada veri görselleştirme hızlı, basit ve pratik bir yol olarak devreye giriyor. Sosyal medyayla birlikte bilginin tüketilmesi hızlandı ve bu hızlı akışta kullanıcıları yakalamak için en uygun çözüm veri görselleştirme. Bahsettiğim üzere bilgiyi üreten kaynakların veriye ulaşım yollarının şeffaf olması ve verinin görselleştirerek işlenmesi gerekiyor. Özellikle kamu ve özel kurumların verisetlerini kolaylıkla ulaşılabilecek şekilde açık tutmaları medyanın veriyi bilgiye dönüştürerek aktarması konusunda oldukça yardımcı olacaktır.

  • Gazetecileri veri kullanımına/görselleştirmesine nasıl teşvik edebiliriz?

Gazetecilerin öncelikle demokraside  oynadıkları rolün farkında olmaları gerekiyor. Tık alma haberciliği yerine güvenilir bilgiyi aktarmanın uzun vadede tüm bireylerin yararına olacağı fark edilmeli.

Pratik adım olarak gazetecilerin ulusal ve uluslararası veri kaynaklarını bilmeleri gerekiyor. World Bank, IMF, TÜİK gibi kaynakların veri paylaşma takvimleri takip edilmeli. Görselleştirme konusunda ilk adım verinin betimleyici veya açıklayıcı bir çıkarım için kullanılması. Bunun için çok temel bir istatistik bilgisi gerekiyor. Bu çıkarımlar çerçevesinde verinin görselleştirilmesi için Tableau, R gibi “user-friendly” programlarda ilerlemek önemli. Ancak bunlar zaman ve emek isteyen süreçler ve öğrenmenin sonu yok. Sabırlı ve soğukkanlı olunmalı.

  • Gazetecilik ile veri bilimi arasında bir bağ olacak mı? Gelecekte nasıl bir meslek tanımıyla karşı karşıya kalabiliriz?

Bilgi kirliliğiyle birlikte veri bolluğu da önemli bir problem. Gazetecilik hem güvenilir bilgiye ulaşım hem de veriyi kategorize etme konusunda kilit bir rol oynuyor. Gelecekte gazeteciliğin uzmanlaşma yoluyla farklı alt dallara ayrılacağını düşünüyorum. Çünkü iş yükü çoğalıyor ve daha güvenilir haberler üretmek için bu gerekiyor. Örneğin siyaset konusunda siyasi elitlerin söylemlerini takip eden gazeteciler ile kamuoyu araştırmaları ve seçimlerle ilgilenen gazeteciler ayrışabilir. Sosyal medya ile birlikte siyasi elitler her gün farklı bir açıklama yapabiliyor ve bunun takibi zor. Öte yandan hem Türkiye’de hem de dünyada pek çok seçim gerçekleşiyor. AB ülkelerinde AB, ulusal, bölgesel, yerel seçimler var. Bunların takibi için uzmanlaşmak şart. Hem söylemlerin etkisini haberlerde yansıtmak, hem de vatandaşların tercihlerini aktarmak için veri temelli çalışmalar yapmak şart.

VERİ GAZETECİLİĞİNİ BÜYÜTELİM

Ezcümle, her meslek gibi gazetecilik de dönüşüyor. Dijital gazetecilikte ilerlemek isteyen genç gazeteciler/yeni mezunlar ve hatta meslek büyüklerimiz için bu pratikleri bilmek, gün geçtikçe bir zorunluluk hâline gelebilir. Veri gazeteciliğini ise Türkiye’de hep birlikte büyütmeliyiz.

Veri Okuryazarlığı Derneği başta olmak üzere bu işe gönül vermiş kişiler ve kurumlar olarak birleşip dünyada önemli düzeyde içerik üretimi yapılan veri gazeteciliği çalışmalarını ülkemizde de artırmalı, dünyadan uzak kalmamalıyız.

* Veri gazeteciliği ile ilgili çalışmaları/eğitimleri journo.com.tr, newslabturkey.org, voyd.org.tr, avvg.org.tr, verikaynagi.com, veridefteri.com gibi sitelerden takip edebilirsiniz. Ben de blogumda (anilkaraca.com) konuyla ilgili bir şeyler yazmaya çalışıyorum fırsat buldukça.

**Koç Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, Doktora Araştırmacısı.

Son içerikler

İnteraktif | İzmir’in trafik kazası raporu

İzmir, artan trafik yoğunluğuyla günden güne yaşanması zor bir metropol haline geliyor. Ana arterler artık trafik yükünü taşımada yetersiz...